18 Haziran 2013 Salı

Kavuşmaya Az Kala :)

Az kaldı sanırım gitmeye artık... 
26 sı gece yola çıkacağız nasip et Rabbim...

Sorumluluklardan en büyüğü mü yüklendi omuzlarıma bilmem,
Bu 10 günü değerlendirme adına ne yapacağımı bilemiyorum,
Elim ayağım birbirine dolanıyor desem...
Hani "zaman insanın elinde eriyen buz misali" derler ya
Bunu orada daha kuvvetli yaşayacağım sanırım...

Daha gelmedi rüyalarıma Efendim...
Daha pırıl pırıl olamadı bişeyler içimde...
Ama 2 rüya gördüm :))
Birinde, inmişiz uçaktan bir otel odasındayız sanırım,
"Önce Medineye gidecektik" biz diyorum...
Ama nerede olduğumu bilmiyorum, perdeler kapalıydı :))

İkincisinde; gitmişim ama çantamı bi açıyorum ki dua kitaplarımı getirmemişim
Bi üzülüyorum ki :(
Bunlar da nereden çıkıp geliyorsa rüyalarıma :)

Bide bi arkadaş görmüş,
Uçaktaymışım, dolu dolu bir uçakta...
Gidiyormuşum :)

Heyecanlı bi gidiş bu bana...
Her anını doldurmak istediğim bi gidiş
Uyumaya korkacağım,
Hakkını verememekten korkacağım,
Dolduramamaktan...

Rabbim büyük...
Nolur doldurtsun...
Nolur turist gibi gidip gelmeyelim,
Gitme yolumuz da, gidişimiz de, dönüşümüz de
Mübarek, kutlu eylesin bizi...


14 Haziran 2013 Cuma

Gece Gece Yazılmış Mektuplar

Uzak Geceye Mektuplar....

Hüzünlü deneme...
Bi kaç cümle sanki içimden alınıp kitaba dökülmüş....


*Göğsümü gere gere sevseydim, sevebilseydim sevilecek ne varsa ve sevildiğimi hissetseydim

*"Artık çok geç" e çok az vakit kaldı... Bunu hissediyorum...Ağlamak istiyorum...

*Gözlerimde hüzün...Dudaklarımda tebessüm...Galiba böyle öleceğim...

*Arkama bakacak zamanım yoktu. Gidilecek yolum, varılacak ufkum, söylenecek sözüm, yapacak işlerim vardı. Hem dahi ölüm vardı.

*Kalbimdeki tereddüt ve hüzne rağmen adımlarımdaki aşk ve temponun sebebi buydu

*Bir tatlı ümit veya bir tatlı hayalin peşinden asil bir vazife şuuru içinde sürükleniyordum... Ve bu beni yaşatan şeydi.

*Hüzün, alabildiğine keyiftir gönlünün türkülerinde... İçinde aksiseda bulur

*"Bu" dedi "belki de yaşadığım baharın sonuncusudur"

*Yaşamasını bilene ölümden sonrası sonsuz bahar

*Biliyorum....Çok uzaklarda olmam gereken yer var...Biliyorum...Bu istasyona gelişim anlamsız değildi..Biliyorum...

*Ben hüzne müptela hallerdeyim

*Arkadaşları çoğaltır gibi...Yalnızlığı kovar gibi...Raflardan eski, sıcak bir kitabı, tozlu ama sıcak bir kitabı alır gibi...Özlenen dosta kavuşur gibi...Sevgi vefakar...

*Bu ayrılıktan çok beklemenin, sabrın imtihanı...Yorgunum...

*Sevgi bir gül bahçesinin adı...Sevginin dışındaki her şey ise bozkır...

*En büyük nimet anlamak...En büyük acı ise anlamanın verdiği ufku, muhatap olduğumuz insanlara açamamak...

*Yarabbi ölmeden önce öldür ki, pişman olmayalım.

*Hüzün aşka boğulmaktır ve kimsenin anlamamasıdır feryatlarımızı...

*Ancak o zaman anlayacaksın beklendiğini...Ve ancak o zaman anlayacaksın geciktiğini...Geldiğin gün.




Azıcık hüzünlemek isteyenlere tavsiyemdir...Murat Başaran iyidir.. :)

Deniz ve Mehtap

Bir deniz kokusu çekseydim içime...
Bir dalga sesi dolsaydı kulaklarımdan içre...
Mis gibi yosun koksaydı...
Pırıl pırıl parlasaydı deniz
Pırıl pırıl parlasaydı gökyüzü
Pırıl pırıl bir dolunay doldursaydı geceyi
Çayın kokusuna karışsaydı günlük güneşlik şarkılar
Bir gitar sesi... Bir cırcır böceği duyulsaydı,
Unutmadan...Bir de dost sesi, dost kahkası...

Deniz kokusunu özledim...
Bir de deniz yeşili, gök mavisi..
Karşı kıyıda ışıklar,
Yavaş yavaş süzülen kayıklar,
Edilen dualar,
Yalın ayak basılan kum,
Mis gibi su...
Ve çayın mis buğusu...


               Mutlu Akşam :))







   Çay mis, fonda gitar sesi :))





     Sabaha erdik şükür :))



Doğru takımı bulmuş gül :))





                   En güzel fotoğraf bu bence, neşenin fotoğrafı :)


                                                     Sadece kozalak, hep kozalak :))


Arka bahçeye saklanmış mantar bu da :)


7 Haziran 2013 Cuma

Durun Siz Kardeşsiniz

Ülkemi karıştırıyorlar blogcum.
Ülkemi birbirine katmaya çalışıyorlar...
Ben üzgün..Ben korkulu..Ben duadar...

İnsanların haklarını, demokrasiyi sokaklarda aramalarını hiçbir zaman kabul etmiyorum.
Başkalarını huzursuz ederek huzuru aramayı
Yıkıp yakarak bi haklılık kanıtlanacağını da....

Tarih bilgim çok iyi olmamakla beraber tekerrürü bilirim ben,
Siyasi oyunların benim ülkemin başından hiç gitmediğini ve gitmeyeceğini de
Herkesin aç kurtlar gibi baktığı ülkemde aramıza yakılan ateşi haklı sayacak hale gelmişsek yazık bize.
Yazık hala dışarıdan dost aramalarımıza
Baykuşlara seyranlık oluşumuza...



Kimseden yana değilim
Siyasi bi sempatizan hiç olmadım
Kim yaparsa yapsın şiddete karşıyım sadece
Kim olursa olsun birilerinin canının yanmasına karşıyım
Birilerinin ülkemi bölmeye çalışmasına...
Birbirimizi gerecek konuşmalara karşıyım 
Sevgisizliğe, tahammülsüzlüğe üzgün...
Ağzımızdan çıkanı kulağımızın duymamasına karşıyım
Küfür edilmesine kızgın.
Karşıdakini linç etme çabasına,
Kişilik haklarının korunmamasına,
Çocuklarımızın siyasete alet edilmesine karşıyım
Sokakların talan edilmesine karşı
Ezilmişliğini ezerek çıkaranlara da karşıyım
Ezmek için fırsat kollayanlara da

Demokrasiyi sadece kendimizin hakkı sanmasak ya
Herkes özgürlük istiyor da...
Başkasının özgürlüğü ile çakıştığında özgürlüklerimiz
Çarpışmalı mı hemen alabildiğince, duyarsızca ?


İstediğim başkasının hakkını da kendi hakkımız gibi gözetmek...
Lütfen bi kere de nefsimizi temize çıkarmadan tartalım olayları..
Sağduyuyu beynimizden
Saygıyı yüreğimizden eksik etmeyelim
"Durun siz kardeşsiniz"... Siz-biz kardeşiz çünkü...
Kavgayla kimse iyi bir yere varmadı, varamaz ...