28 Ağustos 2013 Çarşamba

Başlıyoruuuz

Yeni bir dönem başladı artık resmen dün...
Pırıl pırıl bakan kuzucuklar geldi yine...
Sınıflar gülücükle kahkahalarla dolu :)

Sevmiyorum binanın boş halini, ne izbe oluveriyor onlar olmayınca 
Gülen yüzlerini seviyorum onların
Sahte olmayan cümlelerini...

Velhasılı hoşgeldin yeni ders yılı
Hoşgeldiniz kuzucuklarım...

Rabbim beni faydalı eylesin size,
Sizi de bana sevimli ...

Güzel hikayelerde adımız geçsin beraber...


25 Ağustos 2013 Pazar

Kutsal Gezi Notları**

Kutlu Gezi Notlarıma devam etmezsem unutmaktan korkarak tekrar klavye başındayım :)

Zamanla öyle bir unutuluyor ki...
Ve özlem...
Neyse.

3. Gün Mescidi Nebevi önünde buluştuk sabah namazı sonrası. Benim için çok heyecan vericiydi çünkü Yeşil Kubbenin mescit bahçesinden göründüğünü bilmeyen ben ilk kez karşılaşmıştım. Halbuki hep videolarda var dimi ? Nerden çekiyolar ama işte :) Sanıyordum ki hep beklerken gördüğüm o azıcık yerden göründüğü kadar... Hamdolsun değilmiş. 

Bir de burda küçük bir kulübe var. Bu kulübe Efendimizin Medineye geldiklerinde kaldıkları Hz. Eyüp hazretlerinin evinin yeri. Daha da ilginci, çok daha önceleri bura Tubba diye anılmaktaymış, ve Tubba'nın meliki buraya Efendimiz (sav) için yaptırmış bu evi, "Ben yetişemedim ama yetişseydim sana iman ederdim" diyen bir pusula bırakmış sandık içinde. Bu sandıktan daha hiç bahsedilmemişken Efendimiz sahabe efendilerimizden birine "sende bir sandık var onu getir" diyor... Ve herkes şaşkın kalıyor bu olaya :)

Cennetül Bakiye malum bayanlar giremiyor. Dışarıdan gördüm. "Kıyamet azabı bana ve çevreme zarar vermez" buyurmuştur Efendimiz, ondan kıyamet azabı Cennetül Bakidekilere zarar vermez.  Hz. Osman, Hz İbrahim ( Efendimizin mübarek oğulları), Hz. Fatıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin Efendimizin mübarek başları, Hz. Abbas, Hz. Rukiye, Hz. Safiye nin kabirleri buradadır. Ali Ulvi Kurucu hocamızın da kabirleri buradadır... Hz. Meymune validemiz evlendiği yerde vefat etmişlerdir, Hz Hatice annemizin kabri ise Mekkededir. Peki ya Hz. Ali ? Kabri nerede o mübarek ilmin kapısı insanın ?

Bikaç mescit gezdik ardından..Biri Gamame Mescidi, yani "Bulut" :))
Efendimizin burada yağmur duası ettiği belirtiliyor ve başında O'nunla (sav) gezen bulutun belirgin bir şekilde görüldüğü yer olduğu söyleniyor. Hemen yanında sayılır, Hz. Ebu Bekir Mescidi var, burada namaz kılmışlar vakti zamanında... Bu mescitler Osmanlı döneminde yapılmış. Sultan Mahmud zamanında yapılmış ve kapısında "Bu mescit Ebu Bekir Efendimizin Mescidi"dir yazıyor.Yeşil Kubbenin tamirini yaptırmış aynı zamanda Sultan Mahmud, ve yere bir bez serdiriyor, tozlar Efendimizi (sav) rahatsız etmesin diye. Oğlu devam ettirirken tamire, dünya kelamı konuşturtmuyor... Abdülmecit diğer mektupları yatarak okuyabilirken, Mekke ve Medine'den gelen mektupları hasta yatağından doğrulur. Sultan Abdülhamit'in iki eşinin kabri Yahya Efendinin orada, Beşiktaşta (ki muhteşem biyerdir). Adnan Menderes eşlerinden birini Fransadan getirtiyor, Fransada Fransız askerlerinin bulaşıklarını yıkamaktaymış :( (bu eşi mi bilmem ama...) Müşfika Sultan, Abdulhamithan'ın vefatından sonra hiç dışarı çıkmamış, neden diye sorulduğunda "benim eşim çok kıskançtı, sokakta görecek insanlardan ruhaniyatı rahatsız olmasın" diye cevaplar ve bence elleriden öpülesi bir annelik yapar...

Yeryüzünde heran ezan okunur ya, Efendimizin ruhunun hayatta olmadığı tek bir an bile olmaz.  Şehitler bile ölmezken, sıddıklar..peygamberler... Bir an bile ruhunun hazır olmadığını düşünemeyiz. Biz bir türbe ziyareti yapmadık, hayatta bir peygamberi ziyaret ettik. Efendimizin huzurunda selatı selam getirirsek Efendimiz onu alır.

Medine... Güzel şehir... Huzur dolu... Medine'de en kıymetli iş selavat getirmek. Allah Resulune zaman ayırmak (sav)... "Salavat geldiğinde melekler bunu bana ulaştırır, Cenabı Hak bana ruhumu iade eder ve ben o selamı alırım" O'na (sav) her an selam gelmekte, her namazda ve her an... 

4. gün sabah namazını mescidin avlusunda kıldım bikaç fotoğraf çekebileyim sonrasında makinemle diye. Oralı kızlarla tanıştık, pek anlaşamadık ama gene de birbirimizi sevdiğimiz kesindi :)
Ve Medine'den ayrılış... 

Gitmeden önce Mekkeye ihram, hac ve umre üzerine bikaç not :

İhramı gusülle giymek ve beyaz giymek sünnetmiş. Hacceden annesinden doğduğu gün gibi tertemiz olur, umre de küçük hac olduğundan...İhram normalde helal olanları haram kılmaya deniyor. "Buyur Allahım senin emrine uydum geliyorum" diyoruz.
Allah teala Hz.İbrahim'e der ki: Çağır benim kullarımı, Hz. İbrahim cevap verir: ben nasıl duyurayım?
Cevap verir Rabbim, çağırmak sana, duyurmak bana. 

Umre şafilerde farz. Hz. Ayşe annemiz soruyor, Siz cihada gidiyorsunuz, peki ya biz kadınlar ?
Efendilr Efendisi cevaplıyor: Hac, umre kadınların cihadıdır. ve Hz. Aişe annemiz hiç bırakmamış umreyi. 14 günde varırlardı Mekkeye, ki ihramda av yok, bitki koparmak yok...hac meşekkatti... ya bize ? 









                       Tubba Mekanı







18 Ağustos 2013 Pazar

Kutlu Gezi Notları *

Kutlu gezi hatıralarımı orada yazmak en büyük hayallerimden biriydi ve hatta bunun için bilgisayar da taşıdım ama insanın uyumaya bile fırsatı olmuyordu. Ya da şöyle diyeyim her fırsatı O'nunla dolu dolu yaşamak istiyor insan. Hiç bu kadar az uyuduğum bir 10 gün olmadı desem hayatımda abartmış olmam sanırım. Hatta bu kadar az dünyayla olduğum bir 10 günüm de olmadı sanırım. Dönerken bir abla grubumuzdan şöyle demişti ki çok etkilenmiştim ve durumu çok iyi ifade ediyordu bence : Buraya gelmeden önce dünya işlerimizin arasına ibadetlerimizi sıkıştırırken, burada ibedetlerimizin arasında dünyalık ihtiyaçlarımızı giderdik... (umarım öyle olabilmiştir)

Çarşamba akşam uçak için evden çıktık. Gayet heyecanlıydık hepimiz tabiki de. Ama en çok ben :) Çünkü benim için ilkti bu, diğerleri için iki. Onlar özlem gidermeye gidiyordu bense yaklaşmaya... Biraz daha yaklaşmaya Rabbime, Efendime... Bir yol arıyordum sanki... Bu da o yollardan biri diyordum... Yeni bir hatim başlamıştım, her fırsatta onu okuya okuya bindik uçağa. Değişik bir heyecan sarmıştı her bir yanımı... Yaklaşıyorduk her dakika... Ertesi gün çok yoğun olacağından yorgun olmamam gerektiğinden uyumam gerekiyordu ama uyku tutmuyordu beni. Zorla da olsa azıcık uyuyabilmiştim ki Medine'ye iniş yaptık. 

Medine... Kutlu şehir :)
Medine, eski adıyla Yesrib, yani "zor yer" demekmiş. Sonra Efendimiz "Öyle demeyin, Medine diyin" buyurmuşlar, ondan Medine O'ra bizim için... 


Havaalanında sabah namazlarımızı eda ettikten sonra şehre ve güne "merhaba" dedik. Otobüslerimize bindik. "Umrenizin kabul görmesi için kötü şeyleri anlatmayın" demiş İmamı Gazali... İşte olayın burası bence çok önemliydi ! Efendimiz (sav) hac ve umre ibadetinde "bunu bana kolaylaştır" diye dua buyururmuş. Otelde kahvaltının ardından "selamlama" vardı, yani Efendimize (sav) "biz geldik" diyecektik. "Her kim sadece beni ziyarete gelirse ona şefaatim vacip olur" diyor yine Efendiler Efendisi (sav)

Heyecan doruktaydı artık. Mescidi Nebevi'ye adım adım yaklaşıyorduk. İlk ezan Bilal Efendimiz tarafından burada okunuyor. Ve ibadet amaçlı ancak "Mescidi Haram, Mescidi Aksa ve Mescidi Nebevi'ye yolculuk yapılır ve 1000 rekat namazdan daha kıymetlidir" deniyor. Bir saate yakın bekledikten sonra "yeşil halı"daydık. Burası Efendimizin minberi ile evinin arası, ve namaz kılmak çok kıymetli. Bir hadisi şerifte buyuruluyor ki: "Evimle minberimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim de cennet bahçeleri üzerindedir" Buarada beklerken yeşil kubbe görünmekte, doya doya izleyesi geliyor insanın... Bir de bir hadisi şerif var yine : "her kim bana kabrimde salavat getirirse, bana aracısız ulaşır" diye. Çoook salavat getirmeye çalıştık ondan. 

Sonrasında mescidde namaz kılıp dualar ettik. Annemle ikindi namazından sonra mescidin dış bahçesinde oturduk, şemsiyeler biz oradayken kapandı. O kadar güzel ve huzurlu ki Medine...O kadar... Kalabalık çok ama çok da huzurlu... Değişik milletten bir sürü insanla omuz omuza, diz dize... Dillerini anlamıyorum ama sıcacık gülümsemeler geçiyor sürekli aramızda. Rengarenk insanlar...
Gece geç saatlere kadar oradaydık. Sanırım o akşam bir daha Ravzaya gittik. Ravza bayanlara sabah namazı, öğle namazı ve yatsı namazı sonrası açık sadece... Ve epeyce bekleyip girebiliyoruz, lakin değiyor tabiki...

Ertesi gün Uhud  Dağına gidecektik. "Uhud öyle bir dağ ki biz Onu severiz O da bizi" der Güzel İnsan (sav). 73 sahabe kabri bulunur burada Uhud şehitliğinde, ve şehitlikte iyi bildiğimiz iki şehit: Mus'ab bin Umeyr, Hz. Hamza... Kuba Mescidine namaz kıldık, ki bura ile ilgili bir hadisi şerifte buyrulur ki : Kim burada namaz kılarsa onun için umre sevabı vardır. (Rabbim kabul buyursun) Hendek Savaşının olduğu yeri gördük, Hicaz Demiryolu Tren İstasyonunu gördük bide hurma bahçesine gittik.

Hicaz Demiryolu II. Abdülhamit Han taraından daha kolay Hacca gidilip gelinebilsin diye yapılıyor, diğer ucu Şam'da. Ama hedef İstanbul'a kadar getirmekmiş. Burada tren raylarına keçe döşenmiş ki Efendimiz Ruhaniyatı (sav) rahatsız olmasınlar diye.

Biraz da hurmayı anlatıp şimdilik bırakayım :)
"İnsanın halasıdır hurma" buyurmuş Efendimiz (Sav). Hurma, insana en benzeyen yiyecekmiş esasında. Dişi ve erkek ayrı ağaçları olan, ortalama ömrü 60 yıl civarında ağaçlarmış bunlar. Dişi ağaç suni dölleme ile döllenir ve 4 sene kadar hamile kalır ağaç. Sonra sökülür yavruyu anne ağacın göreceği yere dikerlermiş. 10-12 yıl sonra o çocuk ağaç oradan alınıp başka yere dikilmeliymiş. Sökülmeze iki ağaç da küser meyve vermezlermiş. Dişi ağacın saçları yere doğru uzun, erkeğinki yukarı doğru dik. Zehirleme / ilaçlama yapılmaz hurma ağacına. Beyni vardır, kafasına vurulmaz. İlgiçtir, insan bir tek hurma yiyerek yaşayabilirmiş. ve bir de hadis var yine hurma ile ilgili: Kim sabahları 7 acve hurması yerse zehir ve büyüden kurtulur.


İlk adım, ilk resim :))





cennet bahçesine adım adım...





Okçular Tepesi




Uhud Şehitliği











Yeşil Kubbe <3




Akşam olur, şemsiyeler toplanır...




Hurma ağacı :)






16 Ağustos 2013 Cuma

Küçücüğüm Herşeyim :)

Günlerden "Eski Günleri Yaad"
Günlerden "Kardeş"
Günlerden "Çocukluk Arkadaşı"
 :)

Herkesin bir çocukluğunu saklayan canı olmalı 
Gülmelerine, hüzünlerine ortak olmuş biri olmalı hayatta
Ne kadar kızsa da onsuz yapamayacağı biri
Gözlerinin içine kadar güldüreni olmalı insanın


En kıymetlisidir o çocukluktan kalan kardeş
Aynı anne- babadan olmadan,
Ama aynı duyguları paylaştığım
Canımmm, kardeşim, bb'm O işte benim :))
(Niye bb olma hikayesi uzun:) )

Aradan ne kadar zaman geçse de
Kahve gibi hatrından hiç geçilmiyor
Değerleniyor seneler geçtikçe...






Ha ha çocukluk arkadaşı olmasa da "kardeş" olanların resmi buda :)) 

15 Ağustos 2013 Perşembe

Yaz Bitmesin

Nasıl bir tatildi ?
Nasıl da hızla geçiverdi günler...
Ne zaman başladı, ne zaman bitti bu tatil ?

Kısa ama uzun cümleli yaşananlar var...
Çok güzel ve çok üzücü şeyler arka arkaya gelebilirmiş meğer...
Ve yaşadıkları insanın gerçekten bir rüya gibi geçiverip gidebilirmiş elinden,
Tutamazmış ya insan sevdiği hatıralarını her daim zihninde,
Sevdiği günleri elinde tutuveremiş ya ?
Sevmediklerimizse Rabbimin lütfu değil midir unutmak ?
Her daim aynı ayrılığın acısına nasıl katlanırdık, unutmak olmasaydı ?


İclal Aydın'ın "Yaz Bitmesin" diye bir kitabı var.
Sanırım lisedeydim, o zamanlar pek bi severdim Kendilerini
O'nun dediği gibi tutabilme isterdim yazı ellerimde
Ağustosun ortası gelmiş kapıma 
"Bana yaz olsa, hep yaz" diyen içimdeki cadıyı susturamıyorum :)

Yazdan kalanlar aklında, hatrımda kaldığınca yazılacak inşAllah
Resimler konulacak...
Umarım güzelliklerin çoğu işte o an akar gelir klavyemden...


Seviyorum seni klavyem :))



Kapıların En Güzeli




Yeşil Kubbe <3



İki Yakışıklı Bir Markette Sarılıyor