3 Aralık 2014 Çarşamba

Keyfli Deneyimdi Doğrusu :)

Çok daraldığım zamanlarda 
Yoldaki su dolu çukura düşmüş bir Zeynep imgesi belirir gözümde
Çırpındıkca daha da batıp elim yüzümü çamur yaptım yıllardır
Hem kendimi, hem çevremdekileri daha çok yordum...

Şimdi, bugün -Rabbimin yardımıyla elbet- yeni bir proce (proje değil:)) uygulamaya çalıştım
Ve sükutla zamanın geçmesini bekledim.
Ha sadece sükutla değil, biraz da eğlenerek
Unutmaya çalışarak,
Insanların "insan" olduğunu anımsayarak
"Ben kırmadım ya umarım" diyerek...

Sükutu bilmeli önce insan
Sükut dediysem öylecee susma değil değerli kari,
Hunharca davranmayıp kendine ve insanlığa,
Allahtan bir huzur beklemek...
Huzur; sabırla, tevekkülle yetişir ancak sanırım
Rabbimize sırtımızı dayayıp, O'nun bizden habersiz olmadığını hatırdan çıkarmamak...
Huzurun Dünyadaki Eğitmeni (sav) diyor ya "sabır ilk tosladığı andadır"
Huzur, sükutla, insanlara yaklaşmak...
Kendine de :))

Umarım bunu hep yapabilirim, çok keyfliydi...
Nasip et Rabbim
Bana da tüm sükunet, huzur arayanlara da ♡

26 Kasım 2014 Çarşamba

Ha haaa ;)
En güzel halimiz,
Huzurun ucundan tutuverdiğimiz an

Ne yakın huzur
Ne uzak ruh ülkemize
Bir gülüşle mutlu olan da biziz
Bir bakışla keyif kuşunu uçuran da
Kimi zaman güzel bir şarkı hayat
Kimi bir kitap
Bir dost...
Dostla bir çay,
Çayın deminde dost sesi
Omuzda bir el
El de bir sevda
Sevdada bir dua
Duada bir bekleyiş
Bekleyişde umut
Umutta gençlik
Gençlikte sevdalık
Sevdalıkta bir kalp kıpırtısı
Bir bebek kokusu
Bir kasımpatı pembesi
Yağmur kokusu

Ve sen,
Huzurun kaynağı...
Aşkın sahibi
Bütün aşk sanrılarının uzağında
Sevday-ı hakiki
Gel... Her mevsim
Her gece...
Gel ve gitme ruh ülkemizden ebedi...

23 Kasım 2014 Pazar

Kış Geldi Falan Filan :)

Yağmur yağdıkca bir huzur yerleşkesi yüreğim
Yağmurla bir ferahlık sağanağı
Yağmurun altında ıslanmak gülümseyerek
Kimi zamansa camdan bakmak sokak lambası aydınlığındaki damlalara
Her damlada bir meleğin gelişi
Her meleğin, bir arzu hali göklere iletişi
Sokaktan gelen damla seslerine "tövbeler" karıştırmak
Damla seslerine "aminler" yüklemek

Evde bir fincan kış çayı mis kokulu
Kulakta tık tık cama vuran damlaların sesi...
Aslında ben korkardım yağmurdan
Lakin birkaç yıldır huzurunu duyar oldum kalbimde
Sokakların ve yüreklerin temizlenmesinin yükünü
Birkaç damla suya, gözyaşına vermişse
Sevilir yağmur...

Yağmur...
Dualar ve tövbeler eşliğinde
Senfonisini sürdürürken yüreğimde
Kış çayı -belki bi fincan kahve-
Kitap beraberliği kurmak istiyorum
Kendi yürek ülkemde
Dinginliğe muhtaç ruhum
Deli yanımı kitapların alıp götüren tarafına bırakmak istiyor...

Kalp temizlenmeyi istiyor
Kâh yağmurla...
Kâh kitapla...
Bazen dua,
Bazen dostla :)


19 Kasım 2014 Çarşamba

Pembiş Gözlük

Rezilliğimin tavan yaptığı bir gündü...
Ah ahh...
Çocuklarımın kitaplarında vardı bir soru,
Orada dediği gibi, "no one is perfect"
:/
Beterinden korusun Rabbim.

Dün okuduğum bir yazı vardı,
Evliliğinden tam vazgeçecek olan bir hanımın tavrı... çabası...
Insanları olduğu gibinin ötesinde,
daha da olumlu bakmak onlara...
Aslında her insan sevilmeyi, yakınlığı hak eder.
Önyargılı olmadığımı düşünsem de
Zaman zaman insanlara gerektiği kıymeti veremediğime üzülüyorum

Farkediyorum ki, hep akisten ibaret hayat
Nasıl yaklaşırsak, ne sesi verirsek benzeri dönüyor
Değil mi ki Alemlerin Rabbi bizden habersiz değil
O zaman kaygılanacak mesele yok
Allah Kendi istediği gibi, yönde aklımızı, kalbimizi yönlendirsin.

Ben de her öğrencime, arkadaşıma, ailemizin bireylerine karşılaştığım en mükemmel insan nazarıyla baksam...
Gerçekleşir hayallerim.

Yine, yeniden... Herşey güzel olacak, biiznillah :)




14 Kasım 2014 Cuma

Bir bakışta,
Bir gülümseyişte,
Bir duada,
Bir kelimede,
Bir rengin koyuluğunda,
Bir seste,
Bir nefeste...
Huzur.
Saklı.

12 Kasım 2014 Çarşamba

Ben giderken yaşımı bilmeyecekler hiç
"Gençliğim" olacak ilk söylenen...
"Neşe" sanırım sonra...
"Asiydi az" derler...
Kimse çürük kalbimi farketmeyecek.
Yorgunluktan batmış bir gemi...
Boyayan olmamış içini,
Okşayan usulca...
Umuttan başka.

Bilemeyecekler hiç yaşımı
Çürümüş nemli kalbim
Aşina gelmez kimseye...

Cahit'in dediği gibi
"Bağışlanmamı dilerim"
Bir yaşlı teyzenin gözlerinde, dualarında buluyorum yitirmişliğimi bugün
Yaşı epey ilerlemiş,
Yüzünde bir gülümseme,
Rabbe bağlı bir selamla bakıyor bana,
Dudaklarımla alıyorum,
Gözlerim gözlerine takılıyor,
Yorgun. Lakin umutlu
Umut demeyeyim de huzur belki...
Ben yorgun...
Ben yitmişliğimle tren yaylarına bakıyorum.
Ben kendimi arıyorum bir sokakta,
Sonbahara soruyorum,
"Ömür" diyorum...
"Bir hiç" uğruna tüm uykusuzluklarım,
Tüm korkularım "varlığı kaim olana"
Gökten gelecek haberi kaygılı,
Lakin istekli bekliyorum.
"Dünya" bana göre değil...
Ben dünyaya göre hiç değilim.
Ne kadar koşsam,
Yetişemem ben bu balona
Uçar uçar durur da
Bakmaz yetişip yetişemediğime.
Dünya.
Can yakan.
Lakin imtihan arenası,
Cennet bileti,
Cehennem yakıtı...
Dünya...
Sahipsiz.
Ben aciz, zayıf...
Ne haddime yaşamak
Bekliyorum
Sürgünümü,
Vuslata kavuşsun diye.

Bir teyzenin tesbihinde huzur bugün
Teyze...
Dünyaya meydan okurken
Koşmaktan bitkin ben
Dünyaya mağlubum.
Sevdaya, insanlığa mağlup...
Umuda aşık.

29 Ekim 2014 Çarşamba

Kayıp

Sanırım bazen durmak, nefeslenmek gerek.
Ya-vaş-la-mak.
Ne uzak bir kelime bana.
Koştukca kendini yitiren ve anca bununla huzura yaklaşan bir ruha ne uzak...
Ya-vaş-la-mak.

Anlamsız bir kekerelik,
Ruh burukluğu...
İnsanları, sevdiklerimi
Çayın yanında yenilecek bisküvi misal  
Arada neşe için, kırgınlığa sebep olmasın diye
Bir mavi kutuda biriktirme isteği.

Yaşımı ensemin bir ucunda hissediyorum artık.
Artık neşe yerini bilgece bir gülümsemeye bırakıyor sanırken
Acemice kaçıyorum kendimden.
Yakalanıyorum gecenin koynunda sonra.
Yüzleşmek isteyince,
Yüzünü dolayıp başka diyarlara çekiyor.
Yok yok çekme denmez bana bildiğin sürüklüyor.
Bir masala, bir hayalin tam göbeğine
İki çift laf ettirmiyor kendim, kendiyle.

Belki diye diye yıllar geçiyor Rabbim.
Ben dağlara, taşlara yüklendiğin lakin kabullenmedikleri yükü
"Nasıl taşırım" ın karasındayım.
İyi ki biliyorum Sizi Rabbim.
İyi ki bilmeye meyyalim,
İyi ki kalbimin aradığı yine Sizsiniz Rabbim.
Kalbimin kara kısmı günaha koşarken
Sürüklenen bir yanı hala var... 
Hala iyi ki o kısmı yaşıyor Rabbim.
Ya ben Size hasret ebedi aleme göçersem,
Ebedi bir hasretlik olmaz değil mi ?
Kalbim dünyanın sevdalarını da verseler
Size vurgun...
Layık olmasa da...
Karı olmasa da...
Sevmeye yüreği olamasa da...




Huzura uyanmak duasıyla...

13 Ekim 2014 Pazartesi

Hazan Güncesi

"Evraka, evraka !" diye bağırabilirim bence.
Evet evet buldum sonunda.
Hazan, hüzün demekse,
Ruhumun daralışının elbet en büyük sebebi bu
Bir kaç yıldır tanımsız bir huzursuzluk çöreklenip kalıyor içimde
Tam da işte bu mevsimde 
Yağmur toprakla ilk buluşmalarını yaparken
Herkesler evine sığınırken
Ruhum ortada kalıveriyor sanırım
Dökülen yapraklar arasında ne yapması gerektiğini biliveremeyince
Basıveriyor çığlığı:
"Ben daralıyorum"

Kah çok üstünde durmayıp yüzümü ellerimin arasına alıyorum
Kah bildiğim tüm yöntemlerle ferahlık ninnileri ezberletiyorum ona
Sonuç, hazana alışmakla son buluyor
Hazana alıştıkça, hüzün ıraklaşıyor
Sevmeye başlıyorum sarı mevsimi
"Her kışın baharı var" ya umutlarımı yemyeşil tutuyor

Ruh ancak O'nu bulmakla tatmin oluyor
Hazan da olsa, hüzün de çöreklense 
O varsa hayatımızda, zor yok, ferahlık çok
Dünya ne zaman çepeçevre sarıverse 
Ve Rab mekanını kalpte sislendirse,
O'na bağlılığımız kadar yeşil kalabiliyoruz...

Yine, yeniden "Kalpler ancak O'nu anmakla mutmain olur"
O'na hep bağlı kalmak duasıyla...

30 Eylül 2014 Salı

Bekleyenler Kulübü

Günaydınlar :)

Sanırım yazmaya en münasip mevsime geldik.
"Hırkalı mevsim"
Çantamdan şalın, boynumdan atkının eksik olmadığı
Kitaplı, kahveli,
Çaylı, filmli mevsim...
İyi ki dönüyor dünya ve değişiyor mevsimler
Sıkılır kalırdım sanırım yoksa ben 
En sevdiğim yazda bile :)

Güne erken başlayıp kahvaltı yaparken birkaç yazı karıştırayım derken rast geldiğim yazılar sanırım bulutlu hava yaptı gözlerimde :)
Özlemek ne menem bir iştir... Nasıl sevdalı. Hiç tanımadıklarımı bile özleme yeteneğine sahibim ve sanırım yalnız değilim bunda. 

Bir şiirde, 
Beklerim ben
O'nu erkenden der...
Sanki beni duymuş, tanımış gibi.
Gece gündüz bekliyorum sanırım
Hem de onca çok beklediğim var ki
Her hatrıma düştüğünde uzağa dalıp 
Gülümseten,
Bir türkü tutuşturan dile,
Sonra kelimeleri sıralatan ard arda
Yine gülümseten,
Ahhh ettiren,
Yine de şükre vesile...

Umut diyeyim buna ben
Dua diyeyim
Sevda
Duyguların en güzeli...

Sabah erken kalkmak iyidir ondan
Belki gelir de
Beni uyur bulmasın...
Seher vakti kuş kanatlarıyla
Melek naifliği ile...
Gelir.



17 Eylül 2014 Çarşamba

Yaprak Güncesi

Bir yaprak...
Sarmaşık yaprağı..
Hani sonbaharda bi tarafı kızarır, bir yanı kahveye çalar...
Yeşili ise hala baki...
Aynen öyle işte.

Yeşillerimi kendime gösterip,
Kızıllığımı pırıl pırıl sunmalıyım.
Bazen tutması şu kahve-rengi- sırtımdan,
Bazen kahveler beni tutmasa...
Kimbilir belki de o zaman da kıymet bilmezdim...

Dağınıklıklarımızdan kurtulmalı,
Mutluluğu, huzuru davet etmeli yüreğimize...
İstemeli usulünce :)

16 Eylül 2014 Salı

İç Dökümü

Dışımın kırmızısına inat
-O kadar da bakıma rağmen-
Bir tarafım kuru, ayaz.
Bir tarafım bahar besbelli,
Bir tarafım kışı bekleyen kuş.

Günler süren başağrısı,
Kabuslar...
Sonra müjdeli bir rüya,
Sonra müjdeli bir dost sesi...

Kış yüreğimin yerlisi,
Yara bandım Ra'd Suresinde gizli...
"Kalpler ancak Allah'ı anmakla mütmain olur"
Yok başka kapı iyi ki...
İyi ki ellerimden tutan Sensin Rabbim.

Bahar olacak elbet dışım,
Elbet bilmeyecekler nasıl da üşüdüğümü,
Kimleri özlediğimi...
İçimin kışına hazırım,
Hatta basbaya alışkın
Kah seccademle, kah bir kitapla...

Çocuklarım var bide...
"Hem yara bandım hem yaram" der ya şair
Öyle işte :)
Sınıfın kokusunu,
Çocuklarımın seslerini,
Gülümsemelerini
Seviyorum delice.
İyi ki hem de...
Hamdolsun ki onlar var yaralarıma merhem
-Nasıl olduğunu bilmediğim- bir mutluluk onlarım var iyi ki...

Şükürsüzlük ettimse affola Rabbim,
Elbet güzel bir hayat, içinde Sen olduktan sonra,
Samanlık seyran bize,
Yeter ki Sen bırakma,
Aslında bilirim bütün yaralarımız, yangınlarımız uzaklıktan.
Sana uzaklık kalbimizin kışlarına sebep,
İçimizin huzurunu kovan hep Sensizlik Rabbim.

Benimki bir korku,
Senin sevdana tutulamamaktan korkuyorum.
Ve kelimelere hasretimden içimin kirini işte böyle döküyorum.

9 Eylül 2014 Salı

Baba Oğul...

Kelimeler bile kifayetsizse şu hayatta 
Başka da denecek söz yok sanırım.

Bir anne uğurlandı bugün ebede
Bir çocuk arkasından bakakaldı anlamadan
Baba evlada bakar, evlat yeşiller giymiş anneye...
Nasıl bir acıdır can yoldaşını, eşini, uğurlamak
Nasıl bir yaradır geriye 5 yaşlarında bir çocuğun ellerinden tutup eve gitmek
"Anne" derken çocuklar sokakta, boşluğa bakakalmak...

Geceler bilir en iyi yangını
Yastıklar bilir gözyaşlarını
Nasılsa ecel gelecekti kabul
Lakin...
Acı, yaşanırken bilinendir.
Ferahlık verecek Rabbim muhakkak,
Verir umarım ve bilirim.

İyi geceler yavrucuk...
İyi geceler sevdiğini doğmamış bebeğiyle uğurlayan yürek
Huzur dolsun içiniz...
Huzur doldursun evin hanımını, annesini yitirmekten doğan boşluğu...

12 Haziran 2014 Perşembe

"Aramış olsaydım belki..."

Ben popüler kitap severim sanırım. Herkesin okuduklarını da merak ederim. Yalnız tabi ki kitap zevkime hitap etmeli. Öyle her yazara da gönül verilmez ki :)
Kürk Mantolu Madonna'yı merak etmişimdir hep.
Ve gayet hızlı bir bitirişim oldu -her ne kadar yazmak nasip olmadıysa da-
Gerçi romandan notlar yazılır mı tam bilemem ama iyi ruh tasvirleri var,
"oooooyyy oyyyy" okurken en sık kullandığım ifadeydi sanırım :)


Mesela: "İki insanın birbirini bulması bu derece güç olan şu dünyada, bu nadir saadete ermekti. Öte tarafı hep teferruattı."
"Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu"
"İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtılar"
"Aramış olsaydım belki senin gibi birini bulabilirdim"

Velhasılı iyi bir yaz kitabı bence... İyi bir adamın ardına takılıp gitmek isterseniz... "Ahh bitmeseydi" bile diyebilirsiniz :)




11 Haziran 2014 Çarşamba

Ağlayabilmek güzeldi.
Düşünmek kendinden başkalarını da.

Sevmesen bile.
Hoş görmek.
Hoş bakabilmek.
Yüreklerin pasını gülücükle silmek.
Ruhumuz açlıktan kıvranırken,
Doyan midelerimizin "ah"ını tutar olmuşuz.
Sevdaya diyetler yapıp,
Gönlümüzü bir sokakta,
Haram bir sevdaya bırakıvermişiz.

Sevdamızı hakedenleri göremezken gözlerimiz,
Kurak çöllere otağı kurma niyetindeyiz daim.
Güneş yakarken tenimizi,
Buz tutmuş kalpler...


Ben bahara inanırım lakin.
Bir duanın, bir gözyaşının kıymetine...

Sevdanın gücü diye bir şey var hayatta...
Tutsun yakamızdan,
Kalbimizi sarsın en yakın zamanda.

Lakin mühimdir,
Kalplerimizin tamire ihtiyacı var.
En acilinden.
Yani en azından benimkinin :)


10 Haziran 2014 Salı

Yaz Geldi Yupiiii

Yaz geldi işte. Bana artık gün saymalar düşer, yazdan 90 gün kaldı...89...88... 3 kaldı...2...
Güneşe vurgun, renklere hayranım ben, yapılacak en iyi şey güneşin keyfine kendini bırakıvermek bundan sonra. Hayat keyfini sürmeyi ertelemeyi, şükrü bırakmayı, sevdiklerini sevdiğini söylemeyi içine bıraktırmayacak kadar kısa zira. Günler günleri kovalar durur hayatımda. Ee o vakit hayatın neşesini yakalamak düşer kula da. Eee huzursuzluk, darlık bile güzel günlerini anlasın diye verilmiş kula. Değil mi ki O var... Herşey ama inan herşey güzel. Yeter ki ellerimizi bırakmasın. Hani herşeyin yokluğu çekilir de O'nsuzluk oturur içimize. Kaldıramayız.

Neyseciğime... Deniz ayrı bir neşe, çiçek ayrı... Hele bir domates kokusu diye birşey var...Cennette bunun aslı nasıl olacak bilmem -ama bilmek isterim elbet.- Ya renkler Rabbim ? Kırmızı, yeşil, mor... Ya pembe, eflatun... Tabiki benim rengim mavi... Tam maviciyim ben... Mavi umudum, huzurum :)


Dün yıllar sonra bir bahçe gezdim. Hani salkım salkım domatesler, hani erikler dalda, dut gülümsüyor yapraklar ardında, hani fasulyecikler sarılmış sarığa, dalda ekşi kırmızı lambalar... Yok lamba değil de vişne onlar, kenarda çiçekler yabani, incirler yazı bekliyor yeşil yeşil... Kenarda salıncak...

Arada hissetmeli toprağı. Şehrin hayatından ruha dokunmalı. Ne kadar ruha dokunursak o kadar mutluyuz elbet. O kadar huzur demek. Bir çiçekle, bir avuç kirazla, bir türküyle, bir duayla, bir secdeyle, bir çocuğun sözlerine kanıp, bir dostun gözlerine bakıp, bir bebeği koklayıp, bir kahve kokusuyla, bir kitapla... Buldur huzuru Rabbim.

Minicik olsa da elimizdekiler, mutluluğumuzu, huzurumuzu kocaman yap nolur. Ve Sen'imizi, sevgini hiçbir sevginin önüne geçirme nolur. Sevdamla...

2 Haziran 2014 Pazartesi

Mihmandar-ı Nebi

Istanbul işte...
Istanbul, Kutlu Mihmandarın, kutlu mihmandarı...
Her bir köşesi cennetasa, her bir mekanı huzura yelken.
Ve bir Peygamber (as) müjdesi : Konstantiniyye elbet fetholunacaktır...
Gönüllerin fethini mi kasteder Efendim, yoksa mekan fethi mi tam bilemem,

Lakin şu an gelse Kendileri, burukluk hisseder zannederim. 

Kalbim hicran dolar İstanbulda benim,
Köşe bucağının manası, huzurunu sisler sarmış,
Ne yana baksan heveskar haller, yad ellerde kalmış misal...
Kalmamış bağrında yiğitler, şairler sanki...
Her bir güzellik yavaştan toplamaya başlamış neyi var neyi yoksa sanki bu kentten.


Bende hep meraktı gerçekten Ebu Eyyüp Hazretlerinin fethe gelişleri...

Kutlu Fatih'i sık sık duyardım duymasına da
İlk Peygamber müjdesi isteyenler nasıl gelmişlerdi sahi,
Neler yaşamış, at sırtında aylar, mevsimler boyu nasıl gelmişlerdi ?
Ve sahi neydi Ebu Eyyüp Hazretlerini o yaşında buraya kadar getiren ?
O kutlu beldeleri, Peygamber hatıralarını arkada bırakıp gelmek nasıl bir duyguydu acaba ?

İskender Pala zaten severim...
Çok tarih okuyamayan ve lakin merak eden biri olarak beni cehalitimden kurtarır
Tabi akıcı üslup, tasvirler ve dahi edebiyat bağlanmama sebep...

Kitap Efendimizin hicretiyle başlar, yakın zamanlara dek uzanır.
Elbet bilemem her bir anlatılanın sahihliğini
-Zira en nihayetinde romana kurgu icaptır-
Lakin çok büyük keyfle okuduğumu itiraf etmem gerekir.


Nasıl bir heyecandır evinde O'nu ağırlamak,
Nasıl bir telaştır Kusva'nın adım adım evinize yaklaşması,
Nasıl bir mucizedir O'nu öldürmeye gelirken iman etmek O'na,
Nasıl bir mutluluktur O'na yol arkadaşlığı yapmak.
Ve yıllar sonra, O bu dünyayı terketmişken,
Hatta tüm O'na ait olanlar silinip giderken bu dünyadan
O'na kavuşamamak O'na uzaklık ne büyük hasrettir.
Cihat büyüktür yaştan, hastalıktan...
Cihat... Manevi destek olmak... Hal diliyle tebliğ...
Gayri müslimlerin eliyle bile Peygamber duasının karşılığını görmek:
"Sabahlara kadar uykusuz kalıp nöbet bekleyerek beni korumaya çalışan Sen de dünya ve ahirette koru"

Daha bir anlamlı sanırım şimdi Ebu Eyyüp mekanı...
Daha bir huzurlu mekan sahibini tanıyınca.










13 Mayıs 2014 Salı

Merhaba Umut

Geçende bir öğrencim iki gözü iki çeşme test kitabının arkasına yazılar yazıyordu. Sonraki konuşmalarımız doğruladı yavruyu: yazarak rahatlıyordu ancak. Şaşırmadım elbet. Sadece O'nun yaşındaykenki halim gözümün önüne geldi, defterler boyunca yazdıklarım :)

Bir süredir, hatta epeydir de denebilir bence gayet, yazamıyor oluşumdaki rahatsızlık, ama yazsam da "nahoş şeyler çıkabilirdi" düşüncelerim karışmış durumdaydı. Şimdiyse ne olursa olsun, bi kaç cümle yazmam gerek dedim. İtiraf etmeyelim "şükür büyüktür şikayetten" 

Buarada çook güzellikler oldu elbet. Okunan kitaplar, gelen misafirler, gidilen mekanlar, tanışılan insanlar, yeni bir kurs olayları, ve elbet bahar... Yazılmalı vakitli vakitsiz... 

Harflerin sihri var elbet hayatımda. Seviyorum onları.

Yazabilmek niyetiyle, hayra uyanmak duasıyla, giderayak yalnızlığın sazına "yalnızlık Allah'ı unuttuğumuz zamanlardır" la dokunup, Zeynep kaçar :)



26 Ocak 2014 Pazar

Hoşgeldin Bebek

Beklenen bebiş geldi :)
Bbmin küçücük minicik kuzusu dünya semalarında artık
Hoş geldin genç adam,
Rabbim ömrünü hayırlı ve kolay eylesin,
Annenle, babanla, sevdiklerinle, sevenlerinle ve teyzenle mutlu mesut yıllar :)

23 Ocak 2014 Perşembe

Mavi Bir Hatıranın Kitabı: Mimoza Sürgünü

Mimoza Sürgünü bir Nazan Bekiroğlu kitabı...

Bayramda tanıştık O'nunla, ve bir 25 kasımda hediye olarak elime geçti.
Elime geçti lakin okumaya takat, okumaya gücüm yoktu.
Zira yaralarımı kanatacağını biliyordum.
Yine de bu sabah aceleyle kitaplıktan çekiverdim, "çok canım yanarsa bırakıveririm" dedim
Dedim lakin bırakmak ne/na mümkün...
Her yazdığına "Bu hatun nereden tanıyor beni" demeden edemedim, edemiyorum.

Ya kalplerin hepsi bu basamakta (yazar burada level kelimesini uygun görmüş lakin Türkçeye saygısından kullanmamıştır) aynı duygular içinde
Ya hayatta şahsen hiç tanımasanız da bazılarıyla aynı duygularda olursunuz
Ve onlar duygularını kelimelere döktükçe şaşkın gözlerle bakakalırsınız.

Vücudumun su ve tuz miktarında kayıp yaşandı bugün de...
Ama ağlamaktan değil ağlayamamaktan korkmalı insan :)








3 Ocak 2014 Cuma

Umut Rabbimse...

Gündemden sıkılıp aylardır karşısına geçemediğim blogcuğumun karşına geçmeye karar verdim.
Gündem bunaltıcı, sıkıcı... Korkutucu... Dualara dualar karışıyor... Zikirlerle eller göğe kalkıyor. Lakin olaylar neyle nihayetlenir bilemem, hayr olsun derim önümüz arkamız.

Romantikliğe bağladım günlere gelmişiz. Kış ya ondan mı bilmem. Anne özlemi sarmış her yanımı, dayayıversem omzuna başımı diye hayaller kurar olmuş vaziyetteyim. Sanırım daha görüşmemize var ama. Rabbim en hayırlısıyla en yakın zamanda buluştursun bizi. Allah herkesi sevdiğine kavuştursun :)

Yaralarım acıtıyor hala. Sanki kırık bir cam yutmuşum, değdikçe biyerlerime kesiliyor içim... Kesikdikçe hayallerim kırpık kırpık. Paça parça artık... Olsun "Allah var, gam yok" Rabbimse umut yokluk nedir bilmeyiz inşAllah. Herşey çok daha güzel olacak :)